Rusya-Ukrayna savaşı 28. ayına girerken, İsviçre’nin Lucerne kentinde Ukrayna Barış Zirvesi 100’e yakın ülkeden üst düzey temsilciyi bir araya getirdi. Türkiye’den zirveye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan katıldı. Fidan konuşmasında, “Rusya’nın da salonda bulunması, bu zirveyi daha sonuç odaklı hale getirirdi” dedi.
İsviçre, Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesi için temel ilkelerin tartışılmasını amaçlayan zirvede konuşan Fidan, ‘Türkiye’nin Ukrayna’da devam eden savaşa ‘adil ve kalıcı bir çözüm için uluslararası çabalara elinden gelen desteği sunmaya hazır olduğunu’ ifade etti.
Bakan Fidan Türkiye’nin Karadeniz Tahıl Girişimi çabalarına öncülük ettiğini hatırlatarak, Ankara’nın görüşmelere hem Ukrayna hem de Rusya olmak üzere her iki tarafı da dahil ettiği için ilerleme kaydedebildiğini söyledi. Fidan zirvenin Rusya’yı da kapsaması gerektiğini belirtti.
Fidan, şöyle konuştu:
”İki yılı aşkın bir süredir Avrupa’nın ortasında yıkıcı bir savaş yaşanıyor. Ölü ve yaralıların sayısı 500 binden fazla. Bu bir yıpratma savaşına dönüştü. 21’inci yüzyılda konvansiyonel bir savaşla karşı karşıyayız. Her geçen an, bu trajedi daha da kötüleşebilir.
İki riskle karşı karşıyayız: Coğrafi olarak bu savaş Ukrayna’nın dışına sıçrayabilir. Bu çatışma, şimdiden fay hatlarını derinleştiriyor ve küresel düzeyde kutuplaşmayı körüklüyor. Ukrayna, Batı ile ittifakını genişletme çabası içerisindeyken; Rusya da Çin ve İran ile işbirliğini geliştirerek aynı yolu izliyor. Yakında Rusya ve Ukrayna arasında bir savaş olmanın ötesine geçebilir.
İkinci olarak, bu konvansiyonel savaşın kitle imha silahlarını içermesi gibi bir riskle karşı karşıyayız. Buna, yöntemsel yayılma riski adını verebiliriz. Bugün, bu iki riski önlemek ve savaşa son vermek için buradayız.
Önümüzde Ukrayna barış planı var. Rusya da kısa bir süre önce barış için kendi şartlarını paylaştı. İçeriği ve öne sürülen koşullar ne olursa olsun, her iki taraf bakımından da bunlar önemli adımlardır ve hepimiz için bir umut ışığıdır. Her iki taraf da kan dökülmesine son verme konusunda istekli olduklarını göstermiştir. Ancak her iki taraf da diğer tarafın attığı adımları daha geniş kapsamlı savaş çabalarının bir uzantısı olarak görüyor. Bugünkü konferans, köprüden önceki son çıkış olabilir.
Şunu da belirtmeliyim ki çatışmanın diğer tarafı olan Rusya’nın da salonda bulunması, bu zirveyi daha sonuç odaklı hale getirirdi. Diplomasi ve müzakerelere dayanan, kapsamlı ve kapsayıcı bir stratejiye giderek daha fazla ihtiyaç duyuyoruz. Türkiye başından beri diplomatik çabalara aktif olarak katılmaktadır. Mart 2022’deki İstanbul görüşmeleri ve Karadeniz Tahıl Girişimi, diplomasi ve müzakerelerin ilerleme sağlayabileceğinin delilidir. Türkiye her zaman olduğu gibi bundan sonra da görüşmelerde kolaylaştırıcı rol oynamaya hazırdır.
Burada bir hususun altını çizmek isterim: Tahıl Girişimini başarılı ve benzersiz kılan şey kapsayıcı niteliğiydi. Her iki taraf için de öngörülebilirlik sağlamış ve deniz ticareti için seyir güvenliğini temin etmişti. Bu örnekten öğrenilecek çok şey var. Benzer bir mekanizmayı hayata geçirmeye yönelik son girişimimiz de neredeyse olumlu bir sonuç verecekti. Biz, Türkiye olarak, çaba sarf etmeye devam edeceğiz.
Türkiye, Ukrayna’nın toprak bütünlüğü, egemenliği ve bağımsızlığına olan kararlı desteğini sürdürmektedir. Barış vizyonumuz gerçekçi, kapsayıcı ve pratiktir. Bu amaçla ileriye dönük bir yol haritası oluşturmaya kararlıyız. Türkiye adil bir barış için arayışlarını sürdürecektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da belirttiği gibi “Adil bir barışın kaybedeni olmayacaktır.”
Rusya ve Çin zirveye katılmıyor, Çin alternatif bir barış planı üzerinde çalıştığını söyledi.
İki gün boyunca devam edecek zirveye ABD Başkan yardımcısı Kamala Harris’in yanı sıra, AB’den Güney Amerika, Orta Doğu ve Asya ülkelerinden temsilciler ve Ukrayna Başkanı Zelenski de katılacak.
Zelenski 2022 yılının sonlarında ortaya koyduğu 10 maddelik barış planına destek toplamayı umuyor. Zelenski’nin barış planı, çatışmaların sona erdirilmesi, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün yeniden sağlanması, Rus birliklerinin Ukrayna topraklarından çekilmesi ve Ukrayna’nın savaş öncesi sınırlarının Rusya ile yeniden tesis edilmesini içeriyor.
G7 liderlerinin Ukrayna’ya 50 milyar dolar fon sağlama kararından hemen sonra düzenlenen zirveye Rusya ve Çin’in katılmıyor. Zirve Batı medyasında savaşın başından bu yana bir barış planı oluşturmak için gerçekleştirilen en iddialı girişimlerden biri olarak değerlendiriliyor.
Rusya zirveye hiç davet edilmemişken, Çin daveti geri çevirip alternatif bir barış planı üzerinde çalışacağını açıkladı. Rusya’nın zirveye katılmamasının zirveyi ‘anlamsız kıldığı’ yönünde eleştiriler yapılıyor.
Hehangi bir barış sürecine Ukrayna ve Rusya’nın bir arada dahil edilmesi gerektiğini savunan Pekin, Ukrayna’da barış için alternatif bir plan üzerine çalıştığını duyurdu. Rusya’yı da içine dahil edecek alternatif plana destek toplamak için Çin’in lobicilik faaliyetleri yürüttüğü konuşuluyor.
Putin’in ateşkes önerisi
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Cuma günü, İtalya’da G-7 zirvesi devam ederken, Rusya’nın ateşkes önerisini duyurdu. Putin, Ukrayna’nın dört bölgeyi (Donetsk, Luhansk, Kherson ve Zaporizhia) Rusya toprağı olarak tanımasını, Ukrayna’nın NATO üyeliği hedefinden vazgeçmesini ve Rusya üzerindeki finansal yaptırımların kalkmasıyla kalıcı bir ateşkese varılabileceğini söyledi.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Putin’in önerisinin bir ateşkes planı değil, ‘daha çok agresyon, daha çok işgal’ anlamına geldiğini ifade ederek, Rusya’nın şartlarını reddetti.
Rusya’nın nükleer silah tehditi
Putin 5 Haziran’da Rusya’nın nükleer doktrinini yineleyerek, egemenlik ve toprak bütünlüğü tehdit altında kalması halinde Rusya’nın nükleer silah kullanma seçeneğinin dışlanmayacağını ifade etmişti. Aynı basın toplantısında Rusya Devlet Başkanı, Batılı ülkelerin Ukrayna’ya Rusya topraklarında kullanılması üzere yaptığı askeri yardımların ‘asimetrik’ olduğunu söylemişti.